Sohbet Odalarında Zaman Algısı: Dijital Sonsuzluk ve Varoluş

Zaman, varoluşun en önemli kavramlarından biridir. Dünya dünyasında zaman, sınırlı ve sürekli akan bir kavramdır. Ancak dijital dünyada zaman algısı değişiyor. İnternet ortamında sınırsızlığı ve eşzamanlılığı, varolmak deneyimlerini farklı bir boyuta taşır. Sohbetin devam ettiği zaman, durağan bir çizgide ilerlemez; aksine, değişen deneyimlere göre şekillenen dinamik bir yaşama sahiptir. Dijital platformlarda insanlar, belirli bir başlangıç ​​ve bitiş zamanı olmadan sohbet edebilir ve bu durumlarda klasik algısını kırarak yeni bir varoluş anlayışı yaratır.

Balnet sohbetinde yaşayan insanlar, gerçek dünyadaki insanlardan bağımsız olarak sohbet ederken, bu sonsuz zaman algısını içinde kaybettiği hissini yaşayabilirler. Dijitalleştirilmiş bu zaman algısı, filozof Henri Bergson’un ‘süre’ bilgisini hatırlatır. Bergson’a göre, sürekli olarak yaşamın sürekliliğini ifade eder ve dijital olarak kullanılan insanlar, sürekli olarak farklı bir biçime sahip deneyimler. Bergson, süreyi anlık zaman parçaları olarak değil, bir bütün olarak ele alır. Benzer şekilde, sohbet da bireyler, zamansal süreklilik içerisinde farklı anları deneyimleyerek kendilerini var ederler.

Bu durum, dijitalleşme sohbetlerinin, varoluşsal zamansallıklarını yeniden sorgulamalarına neden olur. Dijital sonsuzluk, bireylerin klasik zaman algısından kurtarılırken, aynı zamanda varoluşsal bir yaratma potansiyeline de sahiptir. Dijital platformlarda gerçekleştirilebildiği zaman, gerçek dünya deneyimlerinden bağımsız bir varoluş biçimi olarak ortaya çıkıyor ve bu da varoluşsal açıdan yeni sorular ortaya çıkıyor: Dijital dünyada gerçekleştiği zaman, bireyin gerçek varoluşuna katkı sağlar mı yoksa bir yanılsama mı oluştu?

9. Sohbetin Yüzeyselliği ve Derinliği: Dijital Diyalogların Niteliği

Dijital platformlar, hızlı ve değiştirilebilen iletişim kurulumlarını sağlar. Ancak bu hız, sohbetin derinliği üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Balnet sohbetlerinde yapılan diyaloglar, bazı zaman yüzeysel ve kısa olabilir. Bu durumda, iletişimin derin anlam arayışından uzaklaşmasına ve varoluşsal sorgulamalarının yüzeyde kalmasının nedeni olabilir. Peki, dijital dünyada derinlikli bir iletişim mümkün müdür?

Balnet sohbet

Felsefi olarak geçen, derinlikli iletişim, içsel dünyalarıyla yüzleşmelerini ve bu dünyayı başkalarıyla paylaşmalarını gerektirir. Ancak dijital platformlarda, bu paylaşım bazen yüzeyde olabilir. Yine de, Balnet gibi sohbetlerin insanların sohbetlerine de ulaşılabilir ve varoluşsal sorular hakkında bilgi paylaşabilirler. Bu noktada, sohbetin derinliğinde, yaptıkları ne kadar açtıklarıyla doğru orantılıdır. Filozof Martin Buber’in “Ben-Sen” ilişkisi, bu derinlikli diyalogların gerçekleştirilebilmesini sağlar. Buber’e göre, gerçek bir diyalog, birbirlerini ‘Sen’ olarak kabul ettikleri ve karşılıklı bir anlayış geliştirdikleri anlarda ortaya çıkar.

Dijital sohbetin derinlikli “Ben-Sen” ilişkisi kurulabilir mi? Birçok kişinin, dijital ortamın anonimliği ve uzaklığı nedeniyle bu tür bir derinlikli iletişim kurmanın zor olduğu düşünülebilir. Ancak dijital platformlarda bireyleri, maskelerini çıkararak gerçek gelişmeleri ve bilgileri paylaşabilirler. Buber’in diyalog kimyasına göre, bir insanın, karşısındaki kişinin sadece bir ‘araç’ olarak değil, bir ‘amaç’ olarak görüldüğünde, gerçek bir diyalog olur. Bu nedenle, Balnet sohbetlerini karşılıklı olarak birbirlerinin ‘Sen’ olarak kabul ettikleri anlarda, gerçek ve erişilebilir bir iletişim mümkündür.